kendi kendini aldatma.
to be a fool to oneself: kendi kendini aldatmak.
He's a fool to himself:
Kendi kendini aldatıyor (Enayiliğine doymasın).
(a) kendine gelmek, ayılmak, (b) kendine/iradesine hâkim olmak.
kendine gelmek, ayılmak, şuuruna hâkim olmak.
haberleri kendine saklamak
Fiil
(başkalarından) uzak durmak, içine kapanmak, kabuğuna çekilmek.
keep oneself to oneself: kimseye
sokulmamak.
They keep to themselves: Kimseye sokulmuyorlar.
She doesn't go out much, she likes to keep herself to herself.
Fiil
sır (olarak) saklamak, başkasına söylememek, açıklamamak, açığa vurmamak.
He knew what the facts were, but kept them to himself.
Fiil
bir şeyi kendine saklamak
Fiil
düşünmek, kendi kendine söylenmek.
I woke up early and said to myself: "Shall I get up?"
kendi kendine konuşmak
Fiil
bir başarıdaki büyük payı kendisine ayırmak
Fiil
umutsuzluğa kapılmak
Fiil
yapacak kadar alçalmak
Fiil
kendini duruma uydurmak
Fiil
kendini yeni duruma uydurmak
Fiil
kendini bir şeye alıştırmak
Fiil
kendini duruma uydurmak
Fiil
kendini bir şeye bağımlı kılmak
Fiil
bir işe kolları sıvamak
Fiil
kendini bir işe adamak
Fiil
kendini çevreye uydurmak
Fiil
kendini çevreye uydurmak
Fiil
soyulmaya müsaade etmek
Fiil
kişinin kendini görevine vermesi
kişinin kendini derslerine vermesi
kendini görevine vermek
Fiil
kendini adamak, hasretmek, vakfetmek.
I committed myself to write the most comprehensive English-Turkish Dictionary.
sadece gerçekler üzerinde konuşmak
Fiil
kendini tavsiyede bulunmakla sınırlandırmak
Fiil
kendini konu ile sınırlamak
Fiil
kendini duruma uydurmak
Fiil
kanuna göre hareket etmek
Fiil
bir şeyi yapmaya kendini yetkili saymak
Fiil
kendi başına parti kurmak
Fiil
yapmacık davranış ; bir şey yapmak zorunda kalmak .
ağlaya ağlaya uyuyakalmak.
She cried herself to sleep: Ağlaya ağlaya uyuyakaldı.
kendinin ehliyetli bulunduğunu beyan etmek
Fiil
suçsuz olduğunu ilan etmek
Fiil
masum olduğunu belirtmek
Fiil
kendini yeni bir işe adamak
Fiil
kendini hayır işlerine vermek
Fiil
önemli bir tavır takınmak
Fiil
aşırı içkiyle kendini öldürmek
Fiil
sermaye sağlayacağını taahhüt etmek
Fiil
bir şeyin iyice zevkini çıkarmak
Fiil
erken gelmeye gayret etmek
Fiil
elinden gelen çabayı göstermek
Fiil
kendini bir riske maruz bırakmak
Fiil
kendini eleştirilere hedef yapmak
Fiil
kendini tehlikeye maruz bırakmak
Fiil
kendisini gülünç duruma düşürmek
Fiil
kıyabilmek, içi götürmek, … derecede insafsız olmak.
How can you find it in your heart to beat that child?
dostlarıyla ters düşmek
Fiil
kendini yangından çıkmış gibi hissetmek
Fiil
kendini çok çalışmaya zorlamak
Fiil
kendini içkiye vermek
Fiil
biriyle cinsel ilişkiye girmek
Fiil
biriyle beraber olmak
Fiil
kendini bir şeye vermek
Fiil
adalete teslim olmak
Fiil
kendini soğuğa alıştırmak
Fiil
kendine profesör deme hakkı olmamak
Fiil
kabahati kendine bulmak, kendini sorumlu tutmak.
You have only yourself to thank for this: Kabahati
başkasında arama, kabahat sende!
yoksul hayatına alışmak zorunda kalmak
Fiil
kendi geçimini sağlayacak durumda olmama
bir şeyi canının istediği kadar yapmak
Fiil
kendini iftiraya maruz bırakmak
Fiil
kendini eleştiriye açık tutmak
Fiil
eleştiriye maruz kalmak
Fiil
kendisini eleştiriye maruz bırakmak
Fiil
kendini halkın kınamasına maruz bırakmak
Fiil
kendini gülünç yapmak
Fiil
bir şeye vasıta olmak
Fiil
(kötü bir işe) adı karışmak, methaldar olmak, (bir işte) parmağı olmak.
Don't lend yourself to foolish schemes. I shall not lend myself to your scheme.
kendini dinlemekten zevk almak
Fiil
… ile yetinmek/iktifa etmek.
kendini cezaya maruz kılmak
Fiil
cezai kovuşturmaya neden olmak
Fiil
cezai takibata neden olmak
Fiil
birine hoş görünmek/iltifat etmek, yüzüne gülmek, gözüne girmeye çalışmak.
bir şarta tabi olmak
Fiil
bir görevi yerine getirmek için metanetini ele almak
Fiil
bir konuşma yapmak için cesaretini takınmak
Fiil
yanında metelik bile bulunmamak
kamuoyuna karşı gelmek
Fiil
kamuoyuyla muhalefete düşmek
Fiil
kendini birine tanıtmak
Fiil
okurken uyuyakalmak.
read someone to sleep: kitap okuyup uyutmak.
işine kendini uydurmak
Fiil
kanuni kovuşturmaya uğramak
Fiil
kanuni takibata uğramak
Fiil
kendini birinin kılavuzluğuna terk etmek
Fiil
kendini bir şeye inhisar ettirmek
Fiil
bütün kuvvetini toplamak
Fiil
bir işi ay sonundan önce bitirmeyi kafasına koymak
Fiil
kendini eleştiriye maruz bırakmak
Fiil
kendini disipline sokmak
Fiil
kendini kötü etkiye maruz bırakmak
Fiil
adalete teslim olmak
Fiil
adalete teslim olmak
Fiil
birinin insafına/merhametine sığınmak,
k.d. ocağına düşmek.
yararlanmak, faydalanmak, istifade etmek, kullanmak.
You should avail yourself of every chance to improve your English: İngilizcenizi ilerletmek için her fırsattan yararlanmalısınız.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak, fırsatı kaçırmamak.
They availed themselves of the opportunity to hear a fine concert free of charge: Güzel bir konseri bedava dinlemek fırsatını kaçırmadılar.
zor durumda bulunmak, müşkülâta saplanmak.
davacının mahkeme masraflarını yüklenmeye mahkûm edilmesi
kendine şöhret yapmak/ün kazanmak, ün salmak, ad/isim yapmak, tanınmak, meşhur olmak.
birine karşı minnet altında kalmak.
dışarı çıkmak, helâya gidip rahatlamak, (büyük/küçük) abdest yapmak, def'i hacet etmek.
kendine bir şişe şarap ısmarlamak
Fiil
kendine güzel bir hafta sonu tatilini uygun görmek
Fiil
paraya kıyıp kendine yeni bir palto almak
Fiil
kendini sabırlı olmaya zorlamak
Fiil